02.10.2009 TSİ: 16.54, ASİ: 23.56

Eveeettt 24 saatlik İstanbul-Melbourne yolculuğumuzun sonundaaaa şimdi Avustralya’dayız. Daha doğrusu ikinci gecemizi geçireceğiz ama ben yazmaya daha yeni vakit bulabildim. Efendim şimdi bu 1 gece 1 günü sizlere anlatayım.

Uçaktan başlayalım maceralarımıza;
Daha uçaktayken elimize bir kart tutuşturdular valizlerinizde ne var yazın diye. Neyse yazdık doldurduk formlarımızı ama Avustralyalılar işi sıkı tutuyorlar. Peynirli poğaçalarımızı bile güvenlik nedeniyle bizden ayırdılar. Neyse ki havaalanında da bir Türk bulmayı başarabildik. Gerçi çok fazla yardımı olmadı ama manevi destek sağladı bize. Sanırım bize paradan çok bu yardımcı oluyorJ Şüpheli çantalarımızı hiç üşenmeden tek tek aradılar. Sonra bir kutu peynirli poğaça zahiyatıyla Avustralya gümrüğünü geçmeyi başardık.

Sağ olsun Avustralya’da ki Türkler, Türkiye’deki çoğu Türk’ten bize daha iyi davrandılar (Tabi ki bizim için çok önemli insanları ayrı tutuyorum bundan). Havaalanında bir minibüs bizi karşıladı, aman efendim sormayın. O minibüs gözümüze nasıl gözüktü, sanki bir lumizin. O yorgunlukta karşımıza çıkabilecek en güzel şeydi sanırım. Minibüse yerleştikten sonra bir güzel ağzımızı aça aça Avustralya’yı daha ilk dakikadan öğrenme çabaları eşliğinde otelimize doğru yol aldık. Türkiye’nin Bağdat caddesi ya da Taksimi olarak ya da Sakaryalı arkadaşlarımızın yakından bildiği Fitaş çaddesi olarak adlandırabileceğimiz Flinders Street’de UNI LODGE otelinde kalıyoruz. Kaldığımız yer öğrenci oteli. Gayet rahat. Şahsen ben otele yerleşir yerleşmez uyudum ama bizim gezginler hemen o yorgunluğa aldırmadan Avustralya’yı gezmeye başladılar. Daha doğrusu Melbourne’ü gezmeye başladılar.

2 Ekim sabah’ı bir heyecanla uyandık. CSIRO ziyareti için hemen uyandık, hazırladık, birde baktık ki aşağıda yine bir minibüs bekliyor. Bizi CSIRO’ya götürmek için. Her neyse, CSIRO’ya gittik. Önce karşılama merasimi oldu. Sağ olsun Hilkat Hanım bizi bir an olsun yalnız bırakmıyor. O da yanımızdaydı. Kısa bir sunumun ardından CSIRO gezimize başladık. Hemen yeri gelmişken söyleyeyim; Türkiye’de nasıl TUBITAK varsa AVUSTRALYA’da da aynı şekilde CSIRO var. Önemli, güzel ve üretken bir yer. Bu güzel gezi için Hilkat Hanım’a teşekkür ediyorum.

CSIRO’dan sonra Hilkat Hanım’ın evine gittik. Sağ olsun annemizi aratmıyorJ Ben biraz üşütmüşümde ilaç veriyor, bal yediriyor, üstünü iyi ört, sıkı giyin diye tembihliyor, bize güzel güzel yemekler hazırlıyor. Gerçekten Hilkat Hanım’ın borcunu nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum.

Hilkat Hanım’da ki güzel yemeğin ardından arabaları kiralamak için yola çıktık. Ben, Salih, Tarık ve Hilkat Hanım’ın eşi Sinan Bey, treyleri almaya doğru yola çıktık.
Tabi biz treyleri ve kamyonet’i kiralamaya giderken hep gözüm yollardaydı. Bu insanlar neden ters gidiyor diye yolda giden arabaları izliyordum. Birazdan bende onlar gibi tersten gidecektim çünkü. Hem de bir kamyonet ve arkasında treyler ile. Neyse gittik aldık treyler ve kamyoneti, tabi bu sırada beğenmediğimiz bir treyler vereceklerdi ve 1000 AUD daha pahalıya. Zar zor beğendiğimizi fazla para vermeden aldık.

Geçtim direksiyona bir garip oldum. Direksiyon sağdaJ Haydi bismillah dedim bastım marşa. Gayet sorunsuz bir şekilde Hilkat Hanım’ların evine kadar geldik.

Biz Hilkat Hanımlara geldiğimizde bizimkiler çıkmış gitmişler UNI LODGE’a.

UNI LODGE’a gelir gelmez Fatih tuttu kolumdan beni SBS radyoya götürdü. Avustralya’nın TRT’si diyebiliriz. 68 dilde yayın yapan bir radyo. Türk yayınınada Tanju Yenisey sayesinde bugünkü programa konuk olduk. Tanju Bey’in babacan tavırları sayesinde gayet hoş bir radyo programı gerçekleştirdilk. Ercu, Fatih, ben ve Şenol katıldık programa ama Ercü bizim fotoğraflarımızı çekmekten, Şenol ise Sosyal Fobisi yüzünden konuşmaya katılamadılar.

Tarık, Erdem, Muhammed
ve Kerem’de diğer iki arabayı kiralamak için ASİ saat 20.00’da Adelaide’a doğru yola çıktılar. Umarım
gelecek öğlen sağ salim Melbourne’de olacaklar.

Akşam vakti olunca Avustralya Başkonsolosu Aydın Nurhan’ın SAGUAR onuruna verdiği kokteyl’e
gittik. İnanılmaz sıcak bir ortamda karşılandık. Yemeğin ardından Başkonsolosumuzun ve Başkanımızın konuşmaları oldu. İnanın oradaki insanların bizi gördüklerindeki sevinçleri kelimelerle anlatılamaz. İnanılmaz gurur duyuyorlar. Gayet sıcak bir ortamda, (Başkonsolosumuzun’da dediği gibi: Burası Türk toprağı çocuklar evinizdesiniz.) aynen evimizdeymişiz gibi karşılandık. Güzel sohbetlerin, tanışmaların, bilgi vermelerin ardından ASİ saat 23.00’da UNI LODGE’a geri döndük. Şimdide Fatih ile blog’a koyacağımız yazıları ve fotoğrafları ayarlıyoruzJ Kısa bir zamanda tekrar geleceğizzz…

Tags:

2 Responses

  1. Kardeşlerim,arkadaşlarım sizden heyecanla haberler bekliyor hergün dua ediyorum. Aman ordaki ilgiye aldanıp burda sizi bekleyenleri unutup orda kalmaya kalmakışmayan bizde oraya geliriz haaa 😀 Kalbimiz sizinle burdaki işler de yolunda hiç merak etmeyin. Kalın sağlıcakla….

  2. Ne kadar övünsek az Avustralya deplasman sayılmaz 🙂
    Dualarımız sizinle arkadaşlar..her adımınızda göğsümüzü kabarttınız oralarda da en iyi sonuçla döneceğinizden şüphemiz yok..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir